İlk ve Son Aşk: Kalpte Açılan Yaralar ve Bitmeyen Hikâyeler
Hayatın en kırılgan anları, kalbin ilk defa hızla çarptığı ve son defa ağırlaştığı zamanlarda saklıdır. İlk aşk masumiyetiyle, son aşk ise yıkıcılığıyla iz bırakır.
İlk Aşkın Masumiyeti
İlk aşk, çoğu zaman gökyüzüne bakarken yıldızların daha parlak görünmesine neden olan o saf heyecandır. İnsan kalbinin ilk kez titrediği, bakışların tesadüfen çarpıştığı ve saatlerin anlamını yitirdiği zamanlardır.
Ama aynı zamanda ilk aşk, ilk hayal kırıklığı demektir. Masumiyetin kırıldığı, gözyaşlarının sıcaklığıyla tanıştığımız anların adıdır.
Son Aşkın Yıkıcılığı
Son aşk ise bir daha ayağa kalkamayacakmış gibi hissettiren ağır bir yüktür. İnsan kalbi bazen en son aşkında, “bir daha sevmem” cümlesini gerçeğe dönüştürür. Sessizce biten telefon konuşmaları, yarım kalan cümleler ve asla yazılmayan mektuplar hep son aşkın geride bıraktığı gölgelerden ibarettir.
Bazen de son aşk, kalbin artık kapanmaya zorlandığı kapıdır. İçeriye kimse giremez, kimse çıkamaz. Yalnızca hatıralar orada ağır ağır dolaşır.
İlk ve Son Aşk Arasındaki Çelişki
İlk aşkın heyecanı ile son aşkın hüznü arasında bir hayat geçer. İnsan, bazen aynı kişide hem ilkini hem sonunu bulur; bazen de her birinde kaybolur. İlk aşk umut verir, son aşk ise hayatın kırılganlığını gösterir.
Bu yazı içerisinde “ilk aşk”, “son aşk”, “ilk ve son aşk hikâyesi”, “aşkın bıraktığı izler” gibi